Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Yeni Şafak Gazetesi’ndeki bugünkü köşe yazısında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı için uyguladığı taktikleri kaleme aldı.
Akşener’in hedefinin CHP’nin oylarını bölerek İYİ Parti’yi anamuhalefete taşımak olduğunu da bildiren Acet, Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu baskı yapmak için İmamoğlu kartını kullandığını da yazdı.
İşte Mehmet Acet’in bugünkü yazısı:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, aralarındaki ittifakı korumakta kararlı görünseler de, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda bir türlü ‘senkronize’ olamıyorlar.
Aralarında ciddi ihtilaflar var ve bu ihtilaflar tezahürlerini yeni örnekleriyle karşımıza çıkartıyor.
Aslında iki genel başkanın arasında tam anlamıyla bir bilek güreşi yaşanıyor.
Akşener’in bir süre önce yaptığı “Cumhurbaşkanlığı’na değil Başbakanlığa adayım” şeklindeki sözlerini cümbür cemaat ‘sahneden çekilme’ beyanı olarak değerlendirmişti.
Lakin kulislerde, o açıklamanın tamamiyle o anlama gelmiyor olabileceğine dair bir takım yorumlar da dolaşıyor.
Hatırlayalım.
Akşener, 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha sonra, genel başkanlıktan ayrılacağına dair yeniden aynı ‘netlikte’ açıklamalar yapmış ama devamında parti içinden gelen ısrarları bahane göstererek bu kararından vazgeçmişti.
O karar, ilerde bir gün kendisinin, “Cumhurbaşkanlığı’na aday değilim” dedikten sonradan da hafıza değiştirebileceğine dair bir ‘emsal’ olarak varlığını koruyor.
“AKŞENER BU ÇIKIŞLARI CHP’Yİ KUVVET DURUMA DÜŞÜRMEK İÇİN YAPIYOR”
Böyle bir konuyu gündeme getirmemin şöyle bir gerekçesi var:
Son günlerde, Ankara’nın dinamiklerini haberdar olan, ‘Siyasi okumalarına’ layık verdiğim, birbirlerinden habersiz iki farklı dostumdan aynı minvalde sözler işittim.
Dedikleri şu:
“Meral Akşener fiilen Cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmiş yok. Bu hamlelerini CHP’yi, daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmak, CHP içinde karışıklık dışında tutmak için yapıyor.”
Daha önceki yazılardan birinde, Akşener’in “Cumhurbaşkanı adayı değilim” şeklindeki sözlerinin Kılıçdaroğlu’na hitaben, “Sen de aday olma” şeklinde bir mesajı da bünyesinde taşıdığını İYİ Parti çevrelerinden aldığım bir nabız olarak aktarmıştım.
Natürel, Meral Bayan, o gün adaylıktan feragat anlamındaki o sözleri sarfettikten daha sonra, artık kim namzet olursa olsun diyerek, başbakanlık sırasını beklemek üzere köşesine çekilmiş yok.
Tersine, Mansur Yavaş yahut Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu kadar aday gösterilmesi halinde (İki ismin de ‘ita amiri’ Kılıçdaroğlu’dur diyerek bunu gerekçelendirdi) İYİ Parti olarak takviye verebileceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun her iki ismin adaylığına da aleyhinde olduğunu kameralar önünde dillendirmesine rağmen İYİ Parti lideri, bütün da buraya oynadığını kesin edecek şekilde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ‘öne sürmeye’ devam etti.
En son, birlikte katıldıkları bir programda tekrar bir ‘gönderme dili’ intibaı verecek şekilde İmamoğlu’na, “Bu çalışma performansınızın devamını dilerim oysa cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli” biçiminde kameralar önünde çağrıda bulundu.
Ilgi Çekici yok mi?
Kritik soru şu:
Akşener bu göndermeleri, İmamoğlu’nun adaylığında ısrarcı olduğunu kullanmak için mi yapıyor?
Yahut Kılıçdaroğlu’nun İBB Başkanı’nın adaylığına karşısında olduğunu bildiği için oradaki ‘gerilim alanına’ ‘kibrit mi gösteriyor’?
AKŞENER’İN HEDEFİ: CHP’NİN OYLARINI BÖLEREK İYİ PARTİYİ ANAMUHALEFETE TAŞIMAK
İYİ Parti’nin her partinin doğal gerçek dışı olan birinci parti olma dışarıda, daha öncelikli bir kasıt olarak CHP’yi geçerek ‘asıl muhalefet’ konumuna terfi etme (Yeni sisteme tarafından asıl muhalefet partilerine ikinci parti deniyor bu vesileyle) gibi bir çaba ve arayış içinde olduğuna dair, yine bu partinin içinden aldığım bir nabız var.
İkinci parti elde etmek, muhalefet blokunun ortak adayı almak için ‘birincil sözü’ söyleme hakkını elinde bulundurma ayrıcalığı anlamına geliyor.
Bu ayrıcalık şu an için Kılıçdaroğlu’nun elinde.
Şu lahza için fazla zor görünse de, Meral Bayan, günün birinde CHP’yi geçerek ikinci parti durumuna geldiğini gördüğü anda, bu kozu kendi eline almış olacak.
Şöyle bir reel daha var:
CHP ile İYİ Parti seçmeni aralarında ikinci tercihler ağırlıklı olarak tekrar bu iki parti arasında gidip geliyor.
Yani, CHP seçmenine “Partinize oy vermezseniz ikinci tercihiniz hangi parti olur” diye sorulduğunda “İYİ Parti”, tersinden İYİ Parti seçmenine bu soru sorulduğunda CHP cevabı veriliyor.
Tezkere kararı sonrası ortaya çıktığı gibi, CHP’nin HDP ile ‘stratejik ortaklığa’ yönelmesi, parti içindeki ulusalcıların İYİ Parti’ye kaymasına yol açabilir.
İkinci parti olma şansı fazla olmasa da, İYİ Parti’nin CHP ile aradaki farkı gözle görülür şekilde kapatması, iki partinin liderleri arasındaki ‘didişmeyi’ daha görünür ayla getirebilir.
Bu yazıya ilham veren iki dostumuzun söylediği bir şey daha var.
İkisi de, günün sonunda, Akşener’in bir şekilde Cumhurbaşkanı adayı olacağını iddia ediyorlar.
Lakin iki taraflı namzet olarak, lakin kendi partisinin adayı olarak.
Göreceğiz bakalım.